Güneş en önemli ışık kaynağımızdır. Ne var ki güneşten gelen ışınlar sadece bizim için görülebilir olan ışınlarla sınırlı değildir. İnsan gözü için 400 – 780 nm dalga boyu aralığındaki ışınlar görsel olarak algılanabilir. Bu aralığın üzerindeki (>780nm, infrared - kızıl ötesi) ve altındaki ışınlar (<400nm, ultraviyole -mor ötesi) gözle görülemez ancak aşırı miktarda maruz kalındığında gözün dokularına zarar verebilir.
Güneşten gelen ultraviyole ışınlarının tamamına yakını ozon tabakasında bloke olur. Geride bıraktığımız yüzyılda ozon tabakasına verdiğimiz zarar, atmosferin bu koruyucu etkisini azaltmış ve yeryüzünde bizlere kadar gelen UVA (400 – 320nm) ve UVB(320 – 280nm) ultraviyole kombinasyonu artmıştır. Bu ışın yoğunluğunu güneşin gökyüzündeki konumu, bulut yoğunluğu ve atmosferin kirliliği de etkilemektedir.
Uzun süre ve yoğun miktarda ultraviyole ışınlara maruz kalmanın göz kapaklarında kanserojen oluşumları tetikleyebildiği; pterjium ve katarakt gibi göz hastalıklarını hızlandırdığı, özellikle açık tenli kişilerde bazı göz içi tümör oluşumlarına neden olabileceğini gösteren akademik çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle özellikle bu hastalıklar için risk grubunda olan kişilerin dış ortamlarda ultraviyole blokaj filtresi olan güneş gözlükleri takmaları uygun olur.
Göze temas eden ultraviyole ışınlarının çoğunluğu direkt güneşten değil daha çok saçılma ve yansıma ile gelir. Yansıma miktarı çayır çimende %5’lerde iken; betonerme binaların duvarlarından %10, göl ve denizdeki su yüzeyinden %15-20 ve kardan %90 lara varan ultraviyole yansıması gerçekleşir. Bu nedenle güneş gözlüğünün dizaynı önemlidir. Gözlük çerçevesi sadece gözü değil kapaklar ve göz çevresini de koruyacak şekilde olmalıdır. Olması gerekenden küçük çerçeve ve camlar gözün ve kapakların yanlardan %20’ye yakın ultraviyoleye maruz kalmasına neden olur.
Yazın bol güneşli havalarda veya kışın kar üzerinde fazla ışıktan rahatsız olduğumuz için güneş gözlüğü takmak isteriz. Hava ne kadar açık, güneş ne kadar parlak, ortam ne kadar aydınlıksa biz de bir o kadar koyu gözlük camlarıyla rahat ederiz. Ancak çok koyu cam iyi demek değildir. Önemli olan camın ultraviyole ışınları yansıtıcı filtre ile kaplanmış olmasıdır. Bu nedenle camın rengi – koyuluğu ne olursa olsun ultraviyole ışınlardan koruyucu filtresinin UV %99 - %100 blokaj yapabilir standardlarda olması gerekir.
Ultraviyole koruma dışında; güneş gözlüğünüz gözünüzü kum – taş sıçraması gibi darbelerden de korusun istiyorsanız camı polikarbonat materyalden yapılmış gözlükleri seçebilirsiniz. Kumsalda sık kullanmayı düşünenler çizilmeye dirençli kaplaması olan camlardan tercih etmeliler. Polarize filtreli camlar, düz yüzeylerden gelen saçılmaları azalttığı için özellikle uzun yolda araba kullananlar, kayak yapanlar ve tekne gezintisini sevenler bu filtreyi içeren gözlüklerle daha mutlu olabilirler. Camın rengi veya koyuluğu koruyuculuğunu etkilemez. Sadece gözlükçüde değil dış ortama çıkarak gözlüğü denemek bu konuda doğru seçim yapmanıza yardımcı olabilir.
Güneşin çocuklarda göz gelişimi üzerine olumlu etkileri vardır ancak özellikle açık tenli ve alerjik çocukların yazın çok güneşli havalarda güneş gözlüğü kullanmaları beraberinde gölgelikli şapka takmaları faydalı olur.
Güneş gözlüğü seçerken kararlar kozmetik ve maddi kaygılarla verilir. Kendinize yakıştığını düşündüğünüz ve bütçenize uygun alternatifleri masaya koyup, bunlar arasında yukarıda bahsettiğim özelliklerden en fazlasına sahip olanını seçmek sizin için en doğrusu olacaktır.